Karaaslan Camping İzmit’in Yuvacık ilçesinde bulunuyor. İstanbul’dan 1,5- 2 saate ulaşabiliyorsunuz. Burası deniz kenarından yüksekte olduğu için yaz aylarında vazgeçilmez oluyor. İsterseniz kalabileceğiniz bungalowların olduğu isterseniz kahvaltıya gelebileceğiniz isterseniz de balık yiyebileceğiniz bir yer. Mekanın ortasından gürül gürül geçen bir dere bulunmakta. Dere kenarında ise sağı sollu olarak kamelyalar konulmuş. Bazı yerlerde köprüler yapılmış, bazı yerlerde de köprüler yapılmış ancak bu köprüler karşıya geçmeniz için değil dere manzarasında yeme yemeniz için.

Kahvaltısı kişi başı 35tl. Öyle aman aman bir kahvaltı değil ancak güzel diyebilirim. Sıcaklarında menemen, kuymak, köy peyniri eritmesi, patates kızartması, börek var. Geri kalanı normal kahvaltılık ve salata. Kahvaltı hızlı geliyor ve garsonlar ilgili.

Dere kenarındaki kamelyalar çok hoş. Derenin gürül gürül suyunun sesini duyarak temiz havayı soluyarak kahvaltının keyfine varmanız muhteşem bir his. İlk fırsatta o kamelyalara gözünüzü dikin eğer boş görürseniz bilin ki o gün şanslı gününüzdesiniz.

Kış ayları için kapalı alanları da bulunmakta.

Buraya ulaşımı kendi arabanız ile yapmanız gerekiyor bildiğim kadarıyla bir toplu taşıma yok. Yolları asfalt ancak sürekli döne döne dağa tırmanıyorsunuz. Gelirken yolda Yuvacık barajını da görüyorsunuz. Müsait bir yerde inip güzel kareler yakalamanızı öneririm.

Kahvaltınızı yaptıktan sonra derenin üzerine kurulmuş olan hamaklarda kesinlikle kıda bir keyif yapın. Hatta uzatabildiğiniz kadar uzatın bu keyfi. Akan derenin üstüne ağaçlar yardımı ile hamaklar kurulmuş, kesinlikle görün ve tadına varın.

Mekana indiğinizde kapalı yerin solunda hemen salıncak göreceksiniz. Derenin üstünde gidip geleceğiniz bir salıncak. Muhteşem eğlenceli binmeden, dönmeyin derim.

Ayrıca burada zipline da var. Gidiş geliş 20 tl. Alternatif eğlenceli aktiviteler arayanlar için ideal.

Kahvaltınızı yaptıktan sonra o sıcakta derenin buz gibi suyuna ayaklarınızı sokun. Ayrıca dere boyunca yukarı doğru yürümenizi öneririm. Sola ayrılan bir yolda 9kmlik bir trekking parkuru var. İsterseniz orada yürüyüşte yapabilirsiniz.

Karaaaslan Campingte kahvaltı yapıp vakit geçirdikten sonra yukarı giden yolu takip ederseniz Aytepe’ye çıkıyorsunuz. Burası daha yukarıda ve Karaaslana göre daha sakin. Manzarası muhteşem. Aşağıda Gebzeyi, denizi görüyorsunuz. Kocaman yeşil alanları var. İstediğiniz kadar koşup, eğlenceli oyunlar oynayabilirsiniz. Personel çok ilgili.

Kahvaltınızı  Karaaslan Camping’te yaptınız Aytepe’de birşeyler atıştırdınız tabi haliyle akşam yemeği için acıktınız. Size benden bir öneri daha İzmit’te Mini Köşk’ün köftelerinden kesinlikle tadın.

Tabi dönüş yolunda o kadar İzmit’e gelmişiz bir pişmaniye almadan olmaz burası içinde yol üzerinde bir dükkanda duruyoruz. Önder Pişmaniye önünde. sempatik bir amca bizi karşılıyor bir paket helva bir paket pişmaniye alıyoruz. Amca alışmış hemen hediye paketi yapıyor. Dur diyoruz helvayı yapma biz onu arabada yiyeceğiz eve kadar gitmeyebilir. Amca yabancı olduğumuzu anlamış olmalı ki durun ben size çikolatalı pişmaniyemden ikram edeyim de eve de kalsın helvalar. diyip bize ikramda bulunuyor. Amca gönlümüzü bu davranışı ile fethediyor ve kesinlikle size de hem pişmaniyesinin kalitesi hem de karakterinin kalitesi sebebiyle bu mekanı öneriyorum.

Polonezköy tam bu istekleri karşılıyor. Anadolu yakasında bulunuyor ve sabah erkenden çıkıp güzel bir kahvaltı ile haftasonunuzu taçlandırabilirsiniz. Kahvaltı için çok yer mevcut. Leonardo Restaurant, Stella, Polina, Berik, Obaro, Gaspova Garden,..

Kahvaltı için Stella ve Polina’yı tercih ederim. İkisi de çok kalabalık hafatsonu gelecekseniz erkenden gelmeniz gerekiyor. Kahvaltıda her şey organik geliyor. Biberler, domatesler, salatalıklar, yumurtalar vs Normalde biber tüketmeyen ben orada 4-5 adet biber yemiştim. Birde mesela domatesten domates tadı geliyor gerçekten. Ve yediğim o sarı kiraz reçelini unutamıyorum nasıl muhteşem bir şeydir o. Gidip tadılması ve görülmesi gereken yerlerin başında geliyor kesinlikle Polonezköy. Biz genelde kahvaltı için tercih ediyoruz ancak bir kez de barbekü için gelmiştik. İkisi de muhteşem deneyimler.

Bir de şunu eklemek istiyorum Polina’da kesinlikle tatlı yemeden kalkmayın. Kahvaltıda ona göre yiyin tatlıya yer bırakın, pişman olmayacaksınız. Ben çikolatalı olanı çok beğenmiştim hepsi el yapımı ve çok lezzetli   

Kahvaltı yaptıktan sonra etrafta şöyle bir gezinin, meydanını görün. Atv kiralayıp ata binebileceğiniz yerler de var yakınlarda. Tercihen yapabilirsiniz. Ya da yürüyüş parkurunda yeşilin derinliklerine doğru yürüyüş yapabilirsiniz. İsterseniz hayvanat bahçesine uğrayabilirsiniz. 

Eğer öğleden sonra gidecekseniz Polonezköy’e piknik tarzında yerler de mevcut. Kamelya kiralayabilir veya kendin pişir kendin ye yerlerini tercih edebilirsiniz. Piknik için Stella ve Polina mekanını önerebilirim sizlere. Buralarda kocaman bahçeler var ve yürü yürü bitmiyor. Öncelikle kendinize bir bank ve masa buluyorsunuz. Her masanın kendine ait hamağı  da var. Çalışanlardan mangal istiyorsunuz onlar et pişirmeye hazır bir şekilde. Etlerinizi, içeceklerinizi, salatanızı, mezenizi vs seçiyorsunuz. Masaya görevliler getiriyor. Hiç bir şeye dokunmuyorsunuz yani hazırlık sürecinde çok temiz Mangalı da zaten getiriyorlar, közleri içinde köfteni veya etlerini at pişir. Burada size sadece pişirmek düşüyor. O da eğlenceli tarafı mangalın.

Yemekten sonra bahçenin alt taraflarına doğru yürümenizi öneririm. Kocaman alabildiğince yeşillik. Ayrıca elma ağaçları da mevcut. En aşağıda yine hamaklar ve maç yapabileceğiniz bir saha bile mevcut.

İsterseniz birkaç gün kalabilirsiniz de. Çevrede birçok pansiyon ve otel bulunmakta.

Polonezköy’de birçok yer böyle. Kendin pişir kendin ye konsetpi mevcut. İstediğiniz yeri seçebilirsiniz ancak kesinlikle gidin o ambiyansı görün. Keşfedin yeşilliklerde koşun, huzuru tadın. :)))